10 Eylül 2011 Cumartesi

MİLETOS'UN SÖYLEDİKLERİ: DÜNYA YUVARLAK

Miletos'a ilk girdiğimde müzesi henüz tadilattaydı. Müzenin bir antik eser odası gibi değil gösterişli bir sergi alanı olmasına dikkat ediliyordu.

Bir sürü İon ve Karia şehri gezdik. İçlerinde beni Miletos kadar etkileyebilen başka bir şehir olmadı. Bunun nedenini akademik olarak açıklamam zor. Estetik olarak açıklayabilirim belki.

Öncelikle şehrin planlaması harika ve ilginç. Hippodamos zat-ı muhterem ızgara sistemi diye bir şey ortaya atıyor. Bu sisteme göre hiçbir ev başka bir evin manzarasını engellemiyor ve şehirde çıkmaz sokak falan bulunmuyor. Birbirine paralel ve aşamalı yüksekliğe sahip evler bunlar. Sokaklar da birbirini dik kesiyor.


Miletos Şehir Planı


Müthiş bir agora kapısı da var ama taa Almanya'ya gitmemiz lazım görmek için. Bergama Museum'da. Yanlış duymadınız, kocaman kapıyı yüklenip götürmüşler.
 
Bergama Museum'daki Miletos Agora Kapısı. Orjinal.
Tabi ki bununla sınırlı değil, kent sürekli değişim halinde.Eskiden kalma her yapıyı korumak o dönemli miletlilerin görevi olmuş.

Amfitiyatroya gelince (bu arada amphi geri dönüş demekmiş, akustikten yola çıktılar sanırım) oldukça etkileyici. 15.000 kişilik. Festival düzenlediklerinde, alın altınıza bir gazete, yayılın çimlere, nasılsa bi 10000 kişi kıç kıça oturursunuz, biz de yolumuzu buluruz, dememiş bu adamlar. Titizlikle mermer oymuşlar, basamaklara aslan pençesi yerleştirmişler ki, "Sanat kadar kitleye de saygı duyuyoruz." hissini bize aktarabiliyorlar.



Burası emekli olunca yerleşilebilecek tandansta bir ege kasabası değil. Bildiğin metropol. Çok büyük bir liman şehri. Karadeniz kıyılarında kolonileri var, o kadar yani.

Bu büyük Karia-İonia kenti, İon birliğine katıldığı dönemlerde Atina'daki Delphi Tapınağı'na müteakip inşa edilen Apollon Tapınağı'na giden kutsal yolun da start aldığı yer. Bu kutsal yolun başladığı Delphinionda ise büyük bir stoa yapısı var. Ancak büyük menderesin artı birleri ortamı alüvyonla doldurduğundan bir kısmı bataklığa dönüşmüş stoanın. Merdivenleri falan hep su altında. Ama hala çok güzel.


Delphinion

Ortamda bir de Roma Hamamı var. Faustina Hamamı olarak geçiyor. "Faust, hımm Goethe burdan mı arakladı acaba cehennem kadar sıcak gibi yani yoksa şöyle mi böyle nasıl oluyeeerttgjşjsş..."diye şüphelerim olsa da bu ismin Marcus Aurelius'un karısı Faustina'dan geldiğini biliyoruz. Meğer parayı bastırmış ve 1900 yılllık boyaları bile görülebilen bu büyük kompleksi inşa ettirmiş Faustina. Rahmetle uyusun.


Faustina Hamamı (Cehennem Odaları)


Hamam'ın Frigidaire Odası (Aslanlı Havuz)


Faustina Hamam'ında bulunan Apollon ve Perilerinin Heykeli. (Burada Apollon lir çalan zarif bir tanrı şeklinde tasvir edilmiş.)
O kadar güzel bir doğası var ki, yürüyüşümüzde çitlembik, çam, badem, sedir, zeytin ve kavak ağaçları gördük. Zamanında Thales'in başımıza formüller yağdırmasın hiç yadırgamadım orayı gezerken. Olabildiğine bereketli olan bu topraklarda sorgulamamak ve düşünmemek yakışık almazdı doğrusu. Dünyanın dairesel bir yörüngesinin ve küresel şeklinin olabileceği fikri Anaksimandros ve Thales'in "mi acaba?" sorularıyla dalgalara bakarak irdelenmiş burada. Buna yönelik sanatsal atıf, Ephesos'taki Traianus Çeşmesi'nde İmparator Traianus'un ayağının altındaki top şeklindeki dünya olarak karşımıza çıkmıştı.


Thales Büstü.

Anaksimandros (Thales'in Talebesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder