22 Ağustos 2011 Pazartesi

LAODIKEIA: OKTAY BUZDOLAPLARI

Aile Şerefi filminde fabrika sahibi adam üreteceği buzdolabının adını OKTAY (oğlu) olarak belirlemiştir. Laodikeia'nın da isim babası II. Antiokhos. Kurduğu şehre karısının ismini vermiş. Laodike kendileri. Güzel bir kadın tabi.

Laodike





Biz de bu şehri bir görelim dedik. İlk gidişimizde nazik bir dille geri çevrildik. Haliyle saat 16.55 olmuş, bir de deli gibi yağmur yağıyor, işte bi bakalım demiştik sadece. Bir arkadaşa bakıp çıkacağız da diyemedik. Geri döndük. Sonraki gidişimiz gayet planlı programlı oldu ve sonunda şehre girmeyi başardık.

Girişte Suriye Caddesi var. Şehrin en işlek ortamı. Sütunlu bir yol ve adını Suriye tarafına doğru inşa edilmesinden alıyor. Bir zamanlar görkemli Polemon'un (bir nev-i pokemon- karga polemon) bu caddeden geçtiğini düşününce Battal Gazi'ye "Yavaş ol dostum, bu adam ne kancık kelleli ne de ödlek bedenli." demek istiyor insan.

Suriye Caddesi. Böyle uzanıııııp gidiyor.


Bu caddede giderken sağda, dönerken solda kocaman bir yapı var. Tapınak A demişler. "Ne tapınağıdır bu kardeş? A diye bir tanrıları mı var?" diye sormamıza gerek kalmadı. Kod adı A imiş. Yani normalde tapınağın kim için ne için yapıldığı yakında bilinir herhalde. Bazı spekülasyonlar varmış. Bu tapınak belki Sebasteion tapınağı (İmparatorlara ait tapınak) olabilirmiş. Çalışmalar hala sürüyor. Bu arada Allah onlara sabır versin. Güneşin bağrında yanıp kavruluyorlar arkeoloji aşkına. Tabi çıkan şeyler o kadar kıymetli ki, değiyor olmalı. Ancak benim gördüğüm, güzelim gençlerimiz adeta bir Jay-Z, bir Snoop Dogg hatta bir Miss Eliot olmuşlar.

Tapınak A
Sonrasında Caracalla Çeşmesi var. Hemen biraz ileride. Yani başka türlü tarif edemem. Şehrin kuzeydoğusuymuş, güneybatısıymış hiç bilemiyorum. Pusulayla, şehir planıyla gezen insanlar değiliz sonuçta. her neyse bu çeşme, kraldan çok kralcı arkadaşların marifeti. İmparator Caracalla (roma), şehre geldiğinde onu şereflendirmek istemişler. Sonra bu yapıyı inşa etmişler. Bir sürü tadilatla vaftizhaneye dönüştürülecek bir macera olmuş onunkisi. Çeşmenin duvarında kabartmalar mevcut. Şimdi her yöne dağılmış bu kabartmaları dikkatlice bakarsanız görebilirsiniz. Burada anlatılan öyküler türlü türlü.

Öncelikle Theseus'un yarı insan yarı boğa olan Minotauros'u öldürmesi anlatılıyor. Theseus kahraman bir tip. Biyolojik babası Poseiodon. Ama ona babalık eden kişi Atina Kralı Aegeus. Zaten oğlunun öldüğünü düşünerek kendini denize atıp öldürmüştür. O gün bugün o denize Ege Denizi deniyor. Minotauros'a gelince, o da Girit Kralının oğlu. Neden senin gibi benim gibi bir insan değil diye sorarsanız, Giritli Minos boğalara epey düşkünmüş derim.

İkincisi ise Zeus'un Ganymedes'i kaçırması. Ganymedes çok güzel bir erkektir. Ama yakışıklı değil güzel. Zeus da bunu çok beğenir, kartal donuna girip çocuğu kaçırır. Sonra ne olmuştur bilmiyoruz. Zeus'un zaten tercihlerini anlamak gerçekten zor. Sonra Ganymedes'in babasına, onun tav olacağını düşündüğü ölümsüz atlar falan armağan ediyor. Enteresan.



Caracalla Çeşmesi

Efes'e giden tarafta bir de Efes Caddesi var. Orası da son derece görkemli ve şenliklerin falan düzenlendiği bir yer. Araba yarışları bile oluyormuş Roma döneminde.

Meclis binasında (bouleuterion) Cicero, demokrasi konuşması yapmış. Önemli bir an olmalı tarihte.

Kuzey Tiyatrosu biraz nanay bir ortam. Ama iyileştirilince temsilleri çok güzel ağırlayacağından eminim. Çünkü gerçekten çok büyük.


20.000 kişilik Kuzey Tiyatrosu. Hoş ortam.


Şehirdeki en eski tiyatro ise Batı Tiyatrosu. Hellenistik dönem mahsulü. Burası 15.000 kişilik. Tahmini planda daha görkemli bir sahne düzeni var. Ama burası Laodikeia halkına yetmeyince Kuzey Tiyatro'yu yapıyorlar. Sanata ve sanatçıya düşkün sakinleri var demek ki.

Başka yazılacak çok şey var ama görsel eksikliğinden devam edemiyorum. Oysa Roma Hamamı ve Agora için de bahsetmeye değer çok şey var. Özet geçilecek gibi değil. O yüzden şimdilik bu kadar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder